Kasten yaralama suçu TCK 86. maddede düzenlenmiştir.
(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Maddede görüldüğü üzere, yaralama eylemi kişinin vücuduna, sağlığına, algılama yeteneğine kasten zarar verildiği an gerçekleşir. Bu suçla korunan hukuki yarar, yani zarar verilecek olan hak kişinin beden dokunulmazlığıdır. Ancak fiziksel sağlık yanında psikolojik sağlık da korunmaktadır. Kanunda açıkça algılama yeteneğinin bozulmasına sebep olan diye belirtmiş olması failin kasten yaralama suçundan sorumlu tutulabilmesi için illa mağdurun bedenine gözle görülür veya can acıtıcı bir darbe uygulamasına gerek olmadığını gösterir. Suçun konusu yaşayan insan bedenidir. Bu bedenin içine vücudun bütün organları girmektedir. Maddenin birinci fıkrasından anlaşıldığı üzere bu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketlerden ilki vücuda acı vermektir. Vücut kavramından kişinin canlı yaşayan bedeni anlaşılmalıdır. Her türlü bedenin içine veya dışına ait organlara acı vermek bu suça vücut verir, mağdurun bundan acı duyması şarttır. Ancak bu acı illa mağdurun vücuduna temas edilmek suretiyle gerçekleşmek zorunda değildir. Örneğin kişinin gözüne zarar verici bir yakıcı kimyasal maddeye maruz bırakılması durumunda da bu seçimlik hal gerçekleşir. Aynı şekilde kulağını bozacak düzeyde bir sese maruz kalması durumunda da bu seçimlik hal oluşabilir. Ortama zehirli gaz salınması sonucu mağdurun midesinin bozulması, kusma, ishal gibi durumların oluşması durumunda da yine bu seçimlik hal oluşacaktır. Yine kasten yaralamanın vücuda acı vermek suretiyle işlenmesine en güzel örnekler de bedene karşı yapılan acı verici darbelerdir. İkinci seçimlik hareket sağlığı bozmadır. Sağlık deyiminden anlaşılması gereken mağdurun fiziksel ve psikolojik bütünlük ve normallik içinde işleme durumudur. Maddenin üçüncü seçimlik hareketi olarak düzenlenen algılama yeteneğinin bozulması da aslında bu kapsama girebilir. Fiziksel olarak sağlığı bozma durumunda failin mağdurun bedenine bir acı vermesine veya mağdurun acı çekmesine gerek yoktur, mağdurun vücudunun işleyişinde herhangi bir tıbbi müdahaleyi gerektirecek bir durum oluşması yeterlidir.
Sağlığın bozulmasını hem bedeni, hem de akli ve ruhi bakımdan anlamak gereklidir. Bununla birlikte kanunda ayrıca algılama yeteneğinin bozulması kavramına da yer verilmiştir. TCK’nın 89/1. maddedeki tanım gereği, kişinin uğradığı travma sonrası oluşan ruhsal sağlığının bozulmasının da yaralama fiilini oluşturacağı anlaşılmaktadır. Algılama; “bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyum yolu ile yalın bir biçimde bilinç alanına almak, idrak etmektir. Algılama yeteneğinin bozulmasından, kişinin anlama, düşünme, muhakeme etme yeteneklerinde karışıklık, bozukluk meydana getirecek her türlü eylemler anlaşılmalıdır. Akli melekelerde karışıklık, düzensizlik meydana gelmesi, kişinin ruhi durumunda normal olan durumdan sapmalar meydana getirilmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir. Gerçekten, gerek akıl yönünden karışıklık, gerekse de ruhsal karışıklık kişinin algılama yeteneğini bozduğundan bu kavrama dâhildir. Algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak, korku, uyku bozukluğu gibi kişinin psikolojik durumunda ortaya çıkan her türlü olumsuz değişikliği ifade etmektedir. (Yar. 12. Ceza Dairesi 03.07.2019 2017/10383 E. , 2019/8044 K.)
BASİT TIBBİ MÜDAHELE NEDİR?
TCK 86/2’de cezayı azaltan bir hal olarak düzenlenen btm, yaralamanın kişi üzerindeki etkisini mağdurun şikayetine bağlı bir konuma getirir. Aynı zamanda seçimlik bir ceza gündeme gelir, hapis cezasının yerine adli para cezası da verilebilir. Tıbbi müdahalenin basitliğini bilecek kişi elbette tıbbi hekimlerdir. Durumun ağırlığı, kişinin çektiği acılar büyük ve şiddetli olsa da uygulamada basit yaralama olarak değerlendirilebilmektedir. Kelime anlamından da anlaşılacağı üzere tıbben kolayca giderilebilecek bir yaralamanın doğrudan hapis cezasıyla karşılanması pek de orantılı değildir.
Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif yaralanma, TCK’nın 86. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen bu terim ceza itibarı ile en hafif yaralanma grubunu ifade etmek için kullanılmıştır. Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralanma, hekimler tarafından farklı algılanabilecek, kişisel değerlendirme yaratabilecek bir durum gibi gözükmektedir. Adli yönden, hangi travmatik değişimlerin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ya da giderilemeyecek olduğu konusunda tüm hekimler tarafından kullanılabilecek objektif kriterler bulunmadığından uygulamada birlik sağlamak için Adli Tıp Kurumu tarafından bir çalışma yapılmış ve hekimlere uygulamada yardımcı olması açısından duyurulmuştur. Bu çalışma yapılırken, basit tıbbi müdahalelerin ne olduğu, nelerin basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinden öte, hangi travmatik değişimlerin hafif derecede yaralanmalar içinde yer alması gerektiği konularına da değinilmiştir.(Yar. 12. Ceza Dairesi 03.07.2019 2017/10383 E. , 2019/8044 K.)
“27.04.2007 günü, kardeş olan sanık ve maktulün alkol aldıkları, sanık ile maktul arasında başlayan tartışmanın karşılıklı itişip kakışmaya dönüştüğü, bu tartışmadan kısa bir süre sonra …’ın fenalaşarak öldüğü olayda, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca, ölümün travmanın eforu ve stresiyle kendinde mevcut kalp damar hastalığının aktif hale geçmesine bağlı solunum dolaşım durmasından ileri geldiği olay ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu, ancak saptanan travmatik değişimlerin başlı başına ölümü tevlit eder nitelikte olmadıkları ve mevcut yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu belirtilmiş ise de, yaralanmanın 5237 sayılı TCK’nun 86/2. maddesi kapsamında bulunması nedeniyle somut olayda 87/4. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı, olayla ölüm arasında illiyet bağının kurulmuş olması da, sanığın meydana gelen ölüm sonucundan sorumlu tutmak için yeterli olmadığı, sanık tarafından maktuldeki kalp damar rahatsızlığının bilinmiş olmasının da varılan bu sonucu değiştirmeyeceği, bu itibarla sanığın 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi de gözetilmek suretiyle 86/2. maddesi ile cezalandırılması gerekirken, taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulması ” isabetsizliğinden oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir. (Ceza Genel Kurulu 26.01.2016 2013/371 E. , 2016/39 K.)
NİTELİKLİ HALLER
TCK 86/3’te belirtilen nitelikli haller seçimliktir. Bu nitelikli hallerden birden fazlasının gerçekleşmesi durumunda tek bir artırıma gidilir ve bir tanesi bile gerçekleşmişse şikayet aranmaz.
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi
Böyle bir nitelikli halin düzenlenmesindeki temel sebep, kişilerin yakınındaki insanlara karşı daha savunmasız olmasıdır ve elbette Türk medeni kanununun aile kavramına oldukça önem vermesidir. Aile arasında bu tarz olayların yaşanması kanun koyucu tarafından daha ağır bir suç olarak görülmüş ve temel haldeki cezanın arttırılmasını gerektirmiştir. Failin kastının o aile üyesine yönelik olması gerekir. Örneğin yaralanan kişinin kardeşi çıkması durumu değil bizzat kardeşini hedef alan yaralama cezalandırılır. Üvey anne, üvey baba, üvey kardeş bu tanıma dahil değildir. Kardeş bakımından ise anne ve babanın ikisinin de aynı olması gerekmez; bir tanesinin aynı olması yeterlidir. Evlatlık bakımından ise sadece evlatlık ve evlat edinen arasında bu ilişki vardır.
3-b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı
Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiden uyku durumu, sarhoşluk durumu, o anki güçsüzlük, fiziki ve ruhani savunmasızlık gibi durumlar anlaşılır. Kişinin kendisini savunmasız duruma getirmiş olmasının bir önemi yoktur. Failin bu durumun kolaylığından yararlanması yeterlidir. Kasten öldürmedekinin aksine mağdurun çocuk olması doğrudan nitelikli hal olmasa da özellikle 12 yaşından küçük çocuklar yargıtay tarafından genellikle bu nitelikli haldeki durumu oluşturur.
3-c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi
Kişinin hukuka uygun olarak yerine getirdiği bir kamu görevi nedeniyle bu suçun işlenmesi yeterlidir. Bu nitelikli halin uygulanmasındaki sebep devletin himayesinde çalışan kamu görevlilerinin yaptıkları işe verilen değer ve korumadır. Failin veya mağdurun kamu görevlisi olduğu durumlarda bu nitelikli hal uygulanır ancak görev nedeniyle işlenmesi gereklidir. Görev nedeniyle işlenmesi yeterli olduğu için görevi sona ermiş de olabilir, örneğin kamu görevi bitmiş bir hakimin eskiden verdiği karara yönelik işlenen kasten yaralama suçu da bu nitelikli hali oluşturur. Kamu görevlisi tanımı TCK m.6’ da belirtilmiştir.
3-d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle
Bu nitelikli halde fail kamu görevlisi olmalı ve sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmalıdır. Bu nitelikli halin uygulanmasındaki sebep, kamunun verdiği gücün kişilere diğer insanlara karşı kötü amaçlarla kullanılmasını engellemektir. Herhangi bir astlık-üstlük ilişkisine gerek yoktur, o anki durumda kamu görevlisi sıfatıyla bir ayrıcalıklı güce sahip olunması yeterlidir.
3-e) Suçun silahla işlenmesi
Silah tanımı TCK 6’da yapılmıştır. O an mağdura karşı failin bedeni dışında, mağdura zarar vermek için yardımcı olabilecek her türlü taşınabilir araç, eşya, alet silah olarak kabul edilebilir. Somut olaydaki kullanılış biçimi ve zarar verme yetisi, caydırıcı ve korkutucu özelliği de oldukça önemlidir. Her türlü ateşli silah, sopa, kesici ve delici alet, eterli bez, biber gazı silah olarak kabul edilebilir.
Yargıtayın 01/11/2021 tarihli bir kararında beyzbol sopası ve İngiliz anahtarı da silah olarak kabul edilmiştir. (Yar. 2. Ceza Dairesi 2021/15394 E. , 2021/18164 K.)
Birden fazla kişinin silah kullandığı silahla yaralamada kurşunun kimin silahından çıktığı anlaşılamıyorsa, faillerin hepsi kasten yaralamaya teşebbüsten sorumlu tutulur.
4-f) Suçun canavarca hisle işlenmesi
Bu nitelikli halin öncesinde sayılan nitelikli hallerden farkı ceza artırımının yarım kat değil bir kat olmasıdır. Canavarca hisle yaralamaya verilen temel örnek yüze kezzap dökmedir. Bu tarz kişiye zarar vermenin yanında işleniş açısından failin tamamen canice hareket ettiği ve bir bakıma suçtan zevk almasını sağlayan hislerini ayrıcalıklı olarak cezalandırmak ve caydırmaktır.
NETİCE SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA
Madde 87
- Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
- c) Yüzünde sabit ize,
- d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
- e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
Maddenin birinci fıkrasında bahsedilen duyu, insanın dış dünyasıyla bağlantısı niteliği taşıyan her türlü yeteneğini kast eder. İnsanın görme, duyma, koklama, tat alma ve dokunma olmak üzere beş tane duyusu vardır. Bu duyularda birisinin sürekli olarak zayıflamasına sebep olan yaralama fiillerinin cezası bir kat arttırılır.
“Sanığın eylemi sonucu katılan …’de hem kemik kırığı hem de duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 87/3 ve 87/1-a maddelerinde farklı ceza yaptırımlarına bağlanan iki farklı sonuç karşısında en ağır cezayı gerektiren duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden oluşturacak şekilde yaralama fiilinden cezalandırılmasına karar verilmesi” (Yar. 4. Ceza Dairesi 24.11.2021, 2019/3063 E., 2021/27440 K. )
Yüzünde sabit iz deyimindeki yüz tanımına, Adli Tıp Kılavuzuna göre bundan : “Kişiye cepheden bakıldığında üstte saçlı deri sınırı, yanlarda kulaklar dahil olmak üzere kulakların arkasından inene hayali düz çizgilerin her iki klavikula ile kesiştiği noktalar ile altta fossa jugularisten başlayıp yanlara doğru klavikulaları takip eden çizgiler arasında kalan bölge anlaşılmalıdır. Sabit iz deyiminden anlaşılması gereken ise illa derin ve görünür bir yara değil, kişinin doğal sağlıklı görünmesini engelleyen her türlü durumdur. Kişinin çirkin görünmesi, durumun zamanla veya estetik bir ameliyatla düzeltilmesi de önemli değildir.
“…Sanık …’un cezaevinde bulunduğu kısımdan gürültü gelmesi üzerine, mağdur tarafından gürültü yapılmaması konusunda uyarıldığı, aralarında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine birbirlerini darp etmeye başladıkları, çıkan kavgada sanığın, mağdurun yüzüne yumrukla vurması neticesinde, sanığın parmağında takılı bulunan yüzüğün mağdurun yüzüne isabet ederek adli rapora göre yüzünde sabit iz oluşturacak şekilde yaralanmaya neden olduğu olayda;
- Adli Tıp kriterleri ve Dairemizin uygulamalarına göre, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama niteliğindeki “yüzde sabit izin” basit tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün bulunmadığı..” (Yar. Ceza Dairesi 17,11,2021, 2021/10904 E., 2021/14187 K.)
Maddenin birinci fıkrası ve ikinci fıkrasında suuçun mağdurunun gebe bir kadın olması düzenlenmiştir. Birinci fıkrada çocuğun erken doğması durumundan, ikinci fıkrada ise çocuğun ölü doğmasından söz etmektedir. Birinci fıkrada çocuk ölmemiştir, sağ bir şekilde doğmuştur. İki halde de fail mağdurun gebe olduğunu bilmeli, bilse de çocuğa yönelik bir kastı olmamalıdır. Çocuğa yönelik bir kastı varsa TCK 99’da yer alan suç oluşabilir.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi
Madde 88-(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur. İhmali hareket, hukukun kendisine yüklediği bir şeyi yapmama veya bu duruma hareketsiz kalma durumudur.
“Gıda Sanayi şirketinde makine temizleyicisi olarak çalışan mağdurenin, çalışmakta olan makineyi temizlemek isterken parmağını makineye kaptırmak suretiyle hayati fonksiyonlarını hafif derecede etkileyecek sağ el üçüncü parmakta kırık oluşacak şekilde yaralandığı olayda; işyeri sahibinin hukuki sorumluluğun bulunsa da doğrudan ya da olası veya davranışla oluşan kasttan bahis olunabilmesinin mümkün olmayacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde ihmali davranışla kasten yaralama suçundan hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş..” (Yar. 3. Ceza Dairesi 09.04.2014, 2013/25561 E. , 2014/14825 K.)
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS İLE AYRIMI
Kasten yaralama her zaman vücutta bir sıyrık, geçici veya kısa süreli bir acı şeklinde olmamaktadır.
Hatta çoğu zaman öldürmeye teşebbüse varabilecek nitelik ve ağırlıkta görünebilir. Bu iki suçu birbirinden ayıran en önemli kıstas failin kastıdır. Failin kastını anlayabileceğimiz çeşitli yollar vardır. Fail ile mağdur arasında daha önceden öldürmeye yönelik bir husumetin bulunup bulunmadığı, failin mağduru yaralarken seçtiği yollar ve araçlar, bu suçu işlediği ortam, bu suçu işlerken sarf ettiği sözler, mağdurun vücudunda zarar verdiği bölgelerin hayati olup olmadığı, fiili kendi rızasıyla sonlandırıp sonlandırmadığı, ateş ettiği mesafe vb. birçok kriter bu iki suçu ayırmada yardımcı olabilir.
“Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ile mağdur arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, mağdur sanık ile barışmak için olay yerine geldiğinde sanığın mağdura “diz çök” diyerek yakın mesafeden üç el ateş ettiği, tanık …’ün sanığa müdahale ederek elini kaldırdığı, sanığın da ateş etmeyi bırakarak arabasına binerek kaçtığı, mağdurun göğsünden ve parmağından yaşamını tehlikeye sokacak ve kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; Kullanılan vasıtanın elverişliliği, atış mesafesi, hayati önemi olan bölgelerin hedef alınması, meydana gelen yaralanmanın niteliği ve engel sebep nazara alındığında ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu halde kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması yerine kasten yaralama suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” (YAR. 1. Ceza Dairesi 2021/12121 E. ,2021/14958 K., 14.12.2021 )
“Sanık ile katılanlar … ve …’nın, …’a ait evin bahçesinde alkol aldıkları, alkol aldıkları sırada katılan … ile sanığın kumar oynamaya başladıkları, bu sırada parası biten sanığın birkaç kez para temin etmek için bahçeden ayrılarak geri geldiği ve kumar oynamaya devam ettikleri, sanığın parası kalmayana dek kumar oynayan tarafların oyun bittikten sonra saat 01:00 sıralarında tartışmaya başladıkları, sanığın evin kapı tarafına geçip belindeki silahı çıkardıktan sonra katılan …’a doğrultarak “paramı ver lan” diyerek kaybettiği parayı geri istediği, katılan … ile hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen …’ın sanığı yatıştırmaya çalıştığı, ancak katılan … ile sanığın tartışması neticesinde parayı geri alamayacağını anlayan sanığın adli emanetteki 7,65 çapında tabancasını toplamda altı kez ateşleyerek katılan …’yı sağ meme başının birkaç cm solundan vurduğu, katılan …’nın vurulduktan sonra bahçe müştemilatı olan konteynerden kaçması üzerine sanığın katılan …’ı sağ meme başının altı, batının sağ üst ve sol alt tarafı, sağ bacak üst uyluk kısmından dört kez vurduğu, akabinde kumarda kaybettiği ve miktarı tespit edilemeyen parayı katılan …’ın cebinden alarak kaçtığı olayda; Katılan … ve tanık …’ın aşamalardaki beyanları, sanığın olayda kullandığı silahın niteliği, aralarındaki mesafenin kısalığı, katılan …’nın yaralandığı yerin öldürücü bölge olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eyleme bağlı ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşılmakla, sanığın TCK’nin 81/1 ve maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yaralama suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”(Yar. 2021/7716 E., 2021/14549 K. 01.12.2021)
KASTEN YARALAMANIN DİĞER SUÇLAR İÇİNDE ERİMESİ
Kasten yaralama suçu, genel itibariyle kişinin beden dokunulmazlığına karşı işlenen bir suçtur. Beden dokunulmazlığını da içeren birçok değere karşı işlenen cinsel saldırı, kasten öldürme, yağma gibi suç tipleri arasında bazen eriyebilmektedir. Örneğin cinsel saldırıda suçu işlenirken de kişinin bedenine kasten yaralamaya konu olabilecek cebir ve şiddet içerikli hareketler yer alabilir. TCK 102’de düzenlenen cinsel saldırı suçunun dördüncü fıkrasında bu konuyla ilgili bir düzenleme yer almaktadır.
TCK 102/4: Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Görüldüğü üzere, eğer bir kişiye cinsel saldırıda bulunurken gerçekleştirilen TCK 86’daki yaralama hareketleri ayrıca cezalandırılmazken, eğer TCK 87’deki ağır neticelerden birisi oluşursa gerçek içtima kuralları gereği faile ayrıca kasten yaralamadan da ceza verilir. Yağma suçu için de, TCK 149/2’de aynı düzenlemeye yer verilmiştir. Suç işlenirken uygulanan cebir ve tehdit kasten yaralamanın ağır neticelerinden birisine yol açarsa kişi ayrıca kasten yaralamadan cezalandırılır. Kasten öldürme suçunda ise kişi öldürülmeden önce öldürmeden bağımsız yaralanmış olsa da öldürme gerçekleştiği için suç konusuz kalır.
KASTEN ÖLDÜRME İLE KASTEN YARALAMANIN ÖLÜME YOL AÇMASININ FARKI:
Madde 87-(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan on iki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu maddede vurgulanması gereken en önemli kısım, kişinin kastının TCK 81’in aksine öldürmeye yönelik değil yaralamaya yönelik olmasıdır. Yani kişinin yaralama eylemleri sonucu kastından ağır bir sonuç meydana gelmiştir, kişi kasten yaralamadan cezalandırılır ancak cezası maddede belirtilen şekilde arttırılır.
“Sanık ve suça sürüklenen çocuğun fikir ve eylem birliği içerisinde maktulü yağmalamaya karar verdikleri ve maktulü darp ettikleri, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26/06/2019 tarih 209/3308 sayılı raporuna göre; maktuldeki yaralanmaların yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta derecede olduğu, olayın meydana geliş şekli ve otopsisinde kronik kalp damar hastalığı tespit edilen maktulün ölümünün maruz kaldığı tartışma olayının efor ve stresinin tetiklediği, ani kardiyak ölüm sonucu meydana gelmiş olduğu, olayla ölüm arasında tıbben illiyet bağı bulunduğu belirtilmiş , maktulün baş ve boyun bölgesinde silahtan sayılan aletler kullanılmaksızın sadece darp izlerinin bulunduğunun, ölümünün maruz kaldığı tartışma olayının efor ve stresinin tetiklediği, ani kardiyak ölüm sonucu meydana gelmiş olduğu, olayla ölüm arasında tıbben illiyet bağı bulunduğunun tespiti karşısında sanık … ve suça sürüklenen çocuk … hakkında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma ve yağma suçlarını işlediklerinin sabit olduğu” kabul edilmiş, sanıkların eyleminin TCK’nin 86/1. maddesi yollamasıyla 87/4-1.cümlesi kapsamında kalacağı belirtilmiştir.” ( Yar. 1. Ceza Dairesi , 08.09.2021, 2021/6981 E. , 2021/11935 K.)
“Sanık …’ün, maktul …’in içkisinden izinsiz içtiği, maktulün de buna tepki göstermesi üzerine aralarında tartışma çıktığı, sanığın evine giderek av tüfeğini alıp olay yerine geldiği, iki defa ateş ederek kaçtığı, sol uyluk ve sağ diz kapağından ayak bileğine kadar isabet alan ve ağır yaralanan Şeref ‘in hastanede öldüğü, otopsi raporunda ölümün av tüfeği saçma tanesi yaralanmasına bağlı tibia, fibula kemik kırıkları ile birlikte büyük damar yaralanmasına sonucu meydana geldiğinin belirtildiğinin anlaşılması karşısında, kullanılan silahın etki mesafesi ve meydana gelen yaranın niteliği hastaneye kaldırıldığı, müdahale edilmesine rağmen otopsi raporunda belirtilen yaranın niteliğine nedeniyle ölümün meydana geldiği, ölümün bu yaralamaya göre doğal sonuç olduğu, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu ve bu nedenle kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği…” ( Yar. 1. Ceza Dairesi , 12.02.2019, 2018/5202 E., 2019/699 K.) Yargıtayın bu kararında açıkça belirtildiği gibi failin kastının öldürmeye yönelik olup olmadığı somut olaya göre değişebilir. Sonradan gerçekleşen durumlar ile failin hareketi arasında illiyet bağı bulunmalı, ancak failin öldürmeye yönelik bir kastının olmaması gerekmektedir.
SİLAHLA İŞLENEN YARALAMA VE NETİCE SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA SUÇU KATALOG SUÇLAR İÇERİSİNDE YER ALIR:
Katalog suçlar 5271 sayılı CMK 100/3 hükmünde yer alır. İlgili maddede başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere farklı kanunlarda düzenlenmiş suçlardan hangilerinin tutuklamaya karine teşkil edeceği tek tek sayılmıştır. Silahla yaralama (TCK 86/3-e) ve netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama (TCK 87) da katalog suçlar içerisinde yer alır. Yani faile yönelik tutuklama tedbirleri uygulanabilir.
ŞİKAYET NEREYE, NASIL, NE ZAMAN YAPILMALIDIR?
Bu suç şikayete bağlı bir suç değildir, cumhuriyet savcısı resen soruşturma başlatabilir. Ancak yaralamanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması durumunda suç şikayete bağlı hale gelir. Mağdur 6 ay içinde kendisi veya vekili aracılığıyla savcılığa veya en yakın karakola veya kırsal bölgelerde jandarmaya suç duyurusunda bulunmalıdır.