Hileli İflas – TCK 161

Madde 161- (1) Mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla  kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;

  1. a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,
  2. b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,
  3. c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,
  4. d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi,

FİİL

Bu suç seçimlik hareketli bir suçtur.

Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması,  gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması;

“Sanığın yetkilisi olduğu, … Hizmetleri Ltd. Şti.’nin iflas etmesine rağmen, şirketlerine ait olan katılan şirket lehine rehinli bulunan 10 adet Man marka çekiciyi iflas masasına ve katılan şirket tarafından başlatılan rehinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takip dosyasına bildirmeyerek, gizlemek suretiyle hileli iflas suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunması…” (YAR. 23. Ceza Dairesi, 2015/6833 E.  ,  2016/5377 K., 27/04/2016)

Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari  defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi;

“Sanıkların ortağı olduğu, sanık …’ın da aynı zamanda temsile yetkili müdürü olduğu … San ve Tic. Ltd. şirketinin iflas etmesine rağmen, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla şirkete ait ticari defter ve belgeleri teslim etmedikleri, şirkete ait gayrimenkul ve menkullerin muvazaalı olarak aralarında organik bağ bulunan … Pazarlama şirketine devrettikleri, sanıkların bu surette hileli iflas suçunu işledikleri…” (YAR. 23. Ceza Dairesi, 2015/7080 E.  ,  2016/5376 K., 27/04/2016)

Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş  gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi; şeklinde seçimlik hareketlerle bu suç oluşur.

“Şirket yetkililerinin mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulundukları, gerçekte bir borç-alacak ilişkisi olmadığı halde grup şirketlere borç para vermek suretiyle alacaklılar zararına hileli işlemler yaptıkları, bu şekilde gerçekte bir alacak veya borç ilişkisi olmadığı halde sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi göstermek suretiyle borçlarının artmasına ve böylece iflas sonucunun ortaya çıkmasına neden olacak şekilde işlemler yaparak TCK’nın 161/1-a,c bendlerinde tarif edilen suçu işledikleri, bu nedenle mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yerinde olmayan yetersiz gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş…” (YAR. 2. Ceza Dairesi, 2020/30307 E.,  2021/6684 K.,  29.03.2021)

Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi

5237 sayılı TCK’nın 161. madde gerekçesinde açıkça görüldüğü üzere iflas kararı bu suçun objektif cezalandırılabilme koşuludur. Dolayısıyla bir objektif cezalandırılabilme şartı olan iflas kararının suçun unsuru değildir, madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere kanun tarafından cezai yaptırıma bağlanan eylem iflas etmek değil, iflas kararından önce veya sonra mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflardır, bu çerçevede hileli iflas suçu hileli tasarrufların gerçekleştirildiği anda tamamlanır ve bu tasarruflardan önce veya sonra verilen iflas kararının sadece bu hileli tasarrufların cezalandırılabilirliği açısından etkilidir.

Mahkemece iflasına karar verilen … ve … şirketlerinin, yönetim kurulu başkan, başkan vekili ve üyesi olan sanıkların, şirkete ait alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan mal varlığını muvazaalı olarak yakınları ve şirket çalışanlarının üzerine devretmek ve şirketlere ait defter ve belgeleri kanunun emrettiği şekilde tutmamak suretiyle hileli ve taksiratlı iflas suçunu işledikleri…” (YAR. 23. Ceza Dairesi, 2015/6116 E.  , 2016/5370 K.,  27/04/2016)

TCK 162 TAKSİRLİ İFLAS

Madde 162- (1) Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflasa sebebiyet veren kişi, iflasa karar verilmiş olması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflâsa sebebiyet veren kişi, iflasa karar verilmiş olması hâlinde cezalandırılır. İflas kararı objektif bir cezalandırılabilme şartı olup, sanığın taksirli iflas suçundan cezalandırılabilmesi için mutlaka kesinleşmiş iflas kararının bulunması ve denetime imkan verecek şekilde kesinleşme şerhi içeren onaylı suretinin dosya içerisine alınması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK.nun 162. maddesindeki düzenlemeye göre ilgili defter ve belgelerin ibraz edilmemesi ya da usulüne uygun tutulmamasının borçlunun iflasına neden olması halinde önem arz edeceği, borçlunun ilgili ticari defter, kayıt ve belgelerin istenildiği halde verilmemesinin taksirli iflas suçunu gerçekleştirmek için başlı başına yeterli değildir, sanığın ticari defter, kayıt veya belgeleri usulüne uygun tutmaması şeklindeki eyleminin, şirketin iflasına sebebiyet verecek şekilde illiyet bağının kurulmasına yönelik olarak yapılmış olmasının gerekmektedir.

“Sanığın, temyiz dışı sanık … ile birlikte … Emlak Oto İnşaat Ltd. Şti’nin sahibi olduğu, sanık hakkında ticari faaliyetleri sırasındaki borçlarından dolayı iflas yolu ile yapılan takibin kesinleşmesine rağmen, borcunu ödemediği, bu nedenle Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.12.2006 tarih, 2005/141 esas ve 2006/125 karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, uzman mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu tespit edilen 19.01.2009 tarihli rapora göre, sanığın İİK’nın 310. maddesinde sayılan taksirli iflas sebeplerden ziyanları için geçerli belge ibraz edemediği, iflas dairesinin çağrısına uyup defter ve belgelerini ibraz etmediği, bizzat iflas dairesine gelmediği, işi fiilen terk edip ortadan kaybolduğu ve savcılık makamının talebine rağmen 10 yıl boyunca saklamak zorunda olduğu ticari defterleri ibraz etmediğinin bildirilmesi karşısında taksirli iflas suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.” (YAR. 15. Ceza Dairesi, 2012/5106 E.  ,  2014/516 K., 16.01.2014)

“Sanığın yetkilisi bulunduğu şirkete ait defter ve belgelerin temini ile defterler üzerinde Ticaret, İcra ve İflas Hukuku Öğretim üyesi ile Mali Müşavirden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak TCK.nun 162. maddesinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, taksirli iflas suçunun unsurlarından olan bu eylemlerin sanığın yetkilisi bulunduğu şirketin iflasına sebebiyet verip vermediği, başka bir deyişle taksirli iflas suçunda iflas olgusu ile sanığın tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özeni göstermemesi şeklindeki eylemleri arasında uygun bir illiyet bağının olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadan, hukuk yargılaması sırasında iflas dairesince konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan mevcut bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.” (YAR. 8. Ceza Dairesi, 2018/3993 E.,  2018/12828 K., 15.11.2018)

Sanığın gerekli tasarruf tedbirlerini almaması, sorumluluklarını zamanında yerine getirmemesi, önlem almaması, yasal defterlerin bir kısmının tutulmaması nedeniyle şirketin iflasına sebebiyet verdiği iddia olunan olayda, limited şirketlerde şirket kapsamında işlenen bir taksirli iflas suçunun failinin sadece temsile yetkili müdürlerin olabileceği, iflas eden suça konu şirketlerin limited şirket olması ve yetkilisinin de sanığın 23/01/2008 tarihinde vefat eden eşi olması, sanığın ortağı olduğu müflis şirketlerin yetkilisi olmaması ve sanığın eylemleri ile şirketlerin iflası arasında nedensellik bağını ortaya koyabilecek delil ya da somut vakıa bulunmadığından mahkemece verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiş…” (YAR. 15. Ceza Dairesi, 2016/1302 E.  ,  2016/4735 K., 11.05.2016)  

“Sanığın tutmak zorunda olduğu defter ve belgeleri üzerinde denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılmaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın muhasebe kayıt ve defterleri ile gerekli belgelerin temini ile defterler üzerinde Ticaret, İcra ve İflas Hukuku ile Ceza hukuku konularında uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak; TCK’nın 161, 162. maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadan, ticari defterler incelenmeden alınan mevcut bilirkişi raporlarına dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi, bozmayı gerektirmiş…” (YAR. 2. Ceza Dairesi, 2022/3052 E., 2022/8821 K., 09/05/2022) 

ŞİKAYET, UZLAŞTIRMA, ZAMANAŞIMI

Uzlaştırmaya tabi suçlar CMK 253.maddede düzenlenmiştir. Şikayete bağlı suçlar kural olarak uzlaştırmaya tabidir. Şikayete bağlı olmayan suçlar için uzlaştırmaya gidilmesi kanunda açık hüküm bulunmasına bağlıdır. Hileli veya taksirli iflas suçları, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Hileli veya taksirli iflas suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suçlar, her zaman ihbar veya şikayet dilekçesi verme suretiyle savcılığa bildirildiğinde soruşturulabilir.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur. Hileli iflas suçunun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Taksirli iflas suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. İflas suçları, bu zamanaşımı süreleri içerisinde her zaman soruşturulabilir, ancak bu zamanaşımı süreleri geçtikten sonra soruşturma yapılamaz. Taksirli iflas suçu ile ilgili yargılama görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir. Hileli iflas suçu ile ilgili yargılama görevi, ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

“Mahkemece iflasına karar verilen … ve … şirketlerinin, yönetim kurulu başkan, başkan vekili ve üyesi olan sanıkların, şirkete ait alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan mal varlığını muvazaalı olarak yakınları ve şirket çalışanlarının üzerine devretmek ve şirketlere ait defter ve belgeleri kanunun emrettiği şekilde tutmamak suretiyle hileli ve taksiratlı iflas suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda, davaya konu en son hileli tasarruf eyleminin 31.12.2004 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, suç tarihi itibariyle sanıklar lehine olan 765 sayılı Kanunun 506 ve 507 maddelerine temas eden hileli ve taksirli iflas suçlarının, suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün bozulmasına…” (YAR. 23. Ceza Dairesi, 2015/6116 E.  ,  2016/5370 K., 27/04/2016)

ETKİN PİŞMANLIK

Madde 168 – (Değişik: 29/6/2005 – 5377/20 md.)

(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs,

taksirli iflâs (…)61 suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma

başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek

mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde,

verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

ŞAHSİ CEZASIZLIK SEBEBİ VEYA CEZADA İNDİRİM YAPILMASINI GEREKTİREN ŞAHSİ SEBEP

Madde 167- Bu suçların;

  1. a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
  2. b) Üst soy veya alt soyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat

edinen veya evlatlığın,

  1. c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta

beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı,

hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde;

ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

YAZAR: Arabulucu Avukat

Taha Fedai

Tüm Hukuki Sorunlarınızda
Bize Ulaşabilirsiniz.

İlgili Yazılar: