Hırsızlık – TCK 141

Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Hırsızlık suçuyla korunan hukuki değer mülkiyet hakkıdır, yargıtayın çoğunluklu kararına göre zilyetlik de korunur ancak hukuka uygun bir zilyetlik olmalıdır. Alınan malın ekonomik bir değere sahip olması gerekmemektedir. Çalınan mal yerine aynı miktarda paranın koyulması durumunda da bu suç oluşur. Malın sahibinin elinden rızası olmadan alınması yeterlidir.

ŞİKAYET

Hırsızlık suçu şikayete bağlı değildir. Basit veya nitelikli hali resen kovuşturulur, ancak TCK 146’da yer alan kullanma hırsızlığı şikayete bağlıdır, diğer bütün halleri cumhuriyet savcısı tarafından şikayete bağlı kalmaksızın resen soruşturulup kovuşturulur.

UZLAŞTIRMA

Hırsızlık suçu madde 141 itibariyle uzlaşma kapsamındadır. Basit hırsızlık suçu durumunda soruşturma aşamasında  cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme dosyayı uzlaştırma kurumuna göndermelidir. Uzlaşma gerçekleşirse yargılama sona erer. Hırsızlık suçunun daha ağır halleri uzlaştırmaya tabi değildir.

FAİL VE MAĞDUR

Bu suçun faili malın maliki dışında herkes olabilir, bu suçun mağduru ise malın mülkiyetine sahip olan kişidir. Ancak zilyet de o an malın maliki olmasa bile suç oluşur. Aynı şekilde zilyet haksız zilyet olsa bile yani malı çalan kişiden mal çalınsa bile suç oluşur. Ancak bu durumda malı çalan kişiden malı çalan kişi fail olurken, mağdur hala malın malikidir. Yani suç malın malikine karşı iki farklı kişi tarafından işlenmiştir. Malikin fail olamamasının istisnası;

TCK 290-(2) Muhafaza edilmek üzere başkasına resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan taşınır malın bu kişinin elinden rızası dışında alınması halinde hırsızlık hükümleri uygulanır.

SUÇUN KONUSU: BAŞKASINA AİT TAŞINIR MAL

Mal, günlük yaşamda ve ilişkilerde herhangi bir gereksinimin karşılanması için kullanılan fiziksel bir varlığa sahip, üzerinde hakimiyet kurulabilen taşınır şeylerdir. Hayvanlar da mal kavramına girer; bu bakımdan sahipli hayvanlar bu suça konu olabilir. Malın sahipli olması gerekir, unutulmuş veya kaybolmuş eşyalar bu anlamda sahipli mal kapsamına girer, ancak terk edilmiş eşyalar hırsızlık suçuna konu olamaz. Malın o an malikin hakimiyetinde ve kullanımında olması gerekir. Malın niteliği önemli değildir, katı, sıvı, gaz olabilir. Ancak bu anlamda TCK 163/2’de yer alan karşılıksız yararlanma suçuyla hırsızlık suçunu karıştırmamak gerekir, bir başkasının abonelik esasıyla kullandığı bir internet hizmetinden şifresini kırarak yararlanmak hırsızlık suçunu değil, ortada bir hizmet olduğu ve mal olmadığı için karşılıksız yararlanma suçunu oluşturur. Taşınır tabirinden anlaşılması gereken malın fiilen taşınmasının mümkün olup olmadığıdır. Taşınmaz üzerinden söküp çıkarılan bir parça da hırsızlık suçuna konu olabilir, örneğin bir evin kapısı gibi.

RIZA OLMAKSIZIN BULUNDUĞU YERDEN ALMA

Bu durumda rıza gösterecek kişi zilyettir. Zilyet ile malikin iradesi çakıştığında malikin iradesi esas alınır.

“Noter haricinde aracını adi sözleşme ile satan ve aracını teslim eden failin, alıcının rızası olmadan aracı bulunduğu yerden alması, satış sözleşmesinin geçerliliği için gerekli şekil şartlarının oluşmadığı için alıcının mülkiyetinin artık zilyet olan yeni alıcıda değil hala eski satıcıda olduğundan bahisle hırsızlık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına karar vermiştir.” (Yar. CGK, 10.05.2016, 2014/159, 2016/257)

Rıza gösteren kişinin rıza göstermeye irade yeteneği olması gerekir. Rızanın malın alınmasından önce veya alınması sırasında gösterilmesi gerekir, alındıktan sonra gösterilen rıza suçun oluşmasını engellemez. Bulunduğu yerden alma hareketiyle suç tamamlanır, bu anlamda suç sırf hareket suçudur. Fail malı bulunduğu yerden alıp kendi hakimiyet alanına geçirmelidir. Fail mal üzerinde egemenlik kurmuş olmalıdır. 

Nitelikli hırsızlık

Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;

  1. a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

Bu malın kamu kurum veya kuruluşunda bulunması yeterli olup kamu kurum ve kuruluşuna ait olması gerekmez. Herhangi bir kimseye ait olması yeterlidir. Bu nitelikli halin düzenlenmesindeki sebep, kamu kurum ve kuruluşlarına duyulan güven duygusunun zedelenmemesi amacıdır.

“Her dinin ibadethanesi farklıdır. Ortak olan ise ibadethanelerin etrafının çevrili ve müştemilatlarının olmasıdır. Bir hıristiyanın kilisede ayinlere katıldığı yer değil, vaftiz yerleri, günah çıkarma odaları vb. de ayrı ayrı kilisenin kendilerine göre zorunlu unsurlarıdır. Sinagoglarda da benzer uygulamalar mevcuttur. Camilerde ise her yer ibadet yeri olarak kabul edilmelidir. Çünkü dini inanca göre abdest almakta bir ibadettir. Cami ve müştemilatına giren kişi kendisini tamamen ibadete verecek ve dini vecibelerini hûşu içinde yerine getirmek isteyecektir. Cami avlusu içerisinde abdest alıp abdest dualarını okurken rahat ve doğru abdest almak için çıkarıp astığı ceketinin çalınacağını, ya da camiye girerken bahçe içerisinde, giriş kapısının dışında bıraktığı ayakkabısının çalınıp çalınmayacağını düşünerek namazda durmak istemeyecek ve namaz ibadetine konsantre olamayacak ve dolayısıyla huşu içinde ibadet edemeyecektir. İslam dinine göre ibadet kabul edilen abdest alma yada caminin bahçe içerisine giriş kapısının dışında kalan ayakkabılarının çalınmasını kanunun düzenlemesi kapsamında kalmadığını düşünmek açıkça inanç özgürlüğüne müdahaledir. Bu maddenin konuluş amacı, insanların inandıkları gibi rahat ve özgürce yaratıcı ile baş başa kalma ve ibadetlerini huşu içerisinde gerçekleştirmelerini temine yöneliktir.” (YAR. 13. Ceza Dairesi, 2016/15012 E.  ,  2017/174 K., 18.01.2017)  

  1. b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)
  2. c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

 Bu madde anlamında ulaşım aracı bireysel veya toplu taşımaya hizmet eden ister bir kamu kurumuna isterse özel kişilere ait olsun her türlü hava, deniz, veya kara ulaşım amacıdır. Ulaşım aracı bedele tabi ya da bedelsiz olmalıdır ama halkın yararlanmasına sunulmuş olmalıdır. Özel otomobiller ya da bir şirkete ait özel servis içinde işlenen hırsızlık suçu bu nitelikli hale dahil edilmez. Suç konusu eşyanın ise yolculara ait olması gerekmez.

“Müşteri olarak ticari taksiye binen suça sürüklenen çocuğun, araçtan inerken torpido gözünde bulunan çantayı alıp kaçması biçiminde gerçekleşen olayda, bireysel taşımaya hizmet eden söz konusu ulaşım aracının “halkın yararlanmasına sunulmuş olması” nedeniyle suça sürüklenen çocuğun eyleminin TCK’nın 142/1-c maddesi kapsamında kabulü…”  (YAR. 2. Ceza Dairesi, 2014/31681 E., 2016/11287 K., 15/06/2016) 

  1. d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

Deprem, yangın, sel gibi belirsiz sayıdaki insanın hayatına yönelik tehlike içeren her türlü olayı ifade eder. Suça konu eşyanın bu tehlikeyi önleyecek veya azaltacak bir eşya olması gerekir. Örneğin yangın söndürme cihazı, deprem yardım çantaları gibi.

  1. e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

Bu nitelikli halin uygulanması için iki şart gereklidir, birincisi eşyanın açıkta bırakılması ve bunun sürekli olması gerekir. İkincisi bunun örf ve adetten veya eşyanın kullanılış biçiminden gelmesi gerekir. Tarlada toplandıktan sonra bırakılan ürünler, elektrik ve telefon direkleri, deniz kıyısında bırakılan kayıklar, inşaatta bırakılan malzemeler, mezarlıkta bırakılan çelenkler. Motor ve bisiklet kullanımının yaygınlaşmasından sonra artık motorsiklet ve bisikletler de bu nitelikli hale dahil edilmeye başlandı. Tarlalarda bırakılan tarım araçları, inşaat yerine yığılan malzeme, bu kapsama giren eşyaya örnek olarak gösterilebilir. Bunların çalınmalarında kolaylık bulunması, bu nitelikli hâlin kabulünde etken olmuştur” şeklinde açıklamalara yer verilmiş, böylece maliklerince her türlü denetim, gözetim ve önlemden yoksun olan, sahiplerince sürekli biçimde korunmalarındaki zorluk nedeniyle açık alanda bulunan eşyanın başkaları tarafından alınabilmesinin kolaylığını dikkate alan bir düzenleme yapılmıştır.

Suçun konusu açıkta bırakılmış eşya olup, “açıkta bırakılmış eşya” ifadesinden özel alanlar dışında kalan caddeler, sokaklar, parklar, bahçeler, tarlalar, sahil kenarları ve bunun gibi yerlerde bırakılmış eşyalar akla gelmelidir. Bununla birlikte maddedeki nitelikli halin oluşması için, eşyanın açıkta bırakılması yeterli olmayıp, hangi nedenle açıkta bırakıldığının araştırılması ve adet veya tahsis ya da kullanımları gereği açıkta bırakılma şartlarının da aranması gerekecektir. 

  1. f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)

İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

  • Suçun;
  1. Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından her türlü savunmasızlık hali anlaşılabilir. Illa bedenen o an savunmasız olmasına gerek yoktur mesela kaza esnasında yaralanan yakınıyla ilgilenen kişinin malını çalmak veya cenaze evindeki kargaşadan yararlanarak malını çalmak da bu nitelikli hale örnek verilebilir.

  1. Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

Halk arasında kapkaç olarak bilinen durum bu nitelikli hale vücut verir. Eşyanın elde veya üstte taşınması gerekmektedir. Bu sebeple mağdurun bedeninden ayrı eşyalar örneğin yan masada duran çanta bu bent kapsamında değerlendirilmez. Özel beceriden kasıt ise özel yöntemler kullanarak mağduru yanıltması ve malı almasıdır. Failin malı çekip alma konusunda özel bir el becerisi kullanması gerekir.

  1. c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

Doğal afetten kasıt sel, heyelan, deprem gibi doğa olayları iken sosyal olaylardan kasıt ise savaş, darbe, terör olayları gibi olaylardır. Bu olaylar esnasında halkın denetim ve malına sahip çıkabilme şansı azaldığı için kanun koyucu bu nitelikli hali düzenlemiştir. 

  1. d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

Haksız yere elde bulundurulan veya taklit edilen anahtar deyiminden sahibinin rızası olmadan elde bulundurulan anahtar anlaşılır. Anahtar faile malın zilyedi tarafından emanet edilmişse ve fail bu anahtarı kullanarak suçu işlemişse güveni kötüye kullanma suçu oluşur. Diğer alet deyiminden ise kilidi açmak için kullanılan maymuncuk, tel toka gibi şeyler anlaşılmalıdır.

Sanığın, katılanın satılık olan aracını denedikten sonra alabileceğini söyleyerek yanından katılan da olduğu halde ve katılanın verdiği anahtarı kullanmak suretiyle deneme sürüşüne çıktığı, her ne kadar katılan suça konu anahtarı, başlangıçta özgür iradesi ile sanığa teslim etmiş ise de, bu iradenin, sanığın katılanı araçtan indirdiği ana kadar geçerli olacağı, sanığın katılanı araçtan indirdiği andan itibaren, benzer suçları işlemeyi alışkanlık haline getiren ve başlangıçtan itibaren söz konusu aracı çalma düşüncesi içerisinde olduğu anlaşılan sanık ile katılan arasında suça konu aracın ve anahtarın zilyetliğinin devrine ilişkin tarafların aldatılmamış özgür iradeleri ile kurulan ve hukuken geçerli bir sözleşmeden, dolayısıyla hukuksal anlamda bir zilyetliğin devrinden söz edilemeyeceğinden, sanığın bu aşamadan itibaren aracın anahtarını haksız olarak elinde bulundurduğunun kabulü gerekmektedir.

(YAR. Ceza Genel Kurulu , 2012/194 E.  ,  2012/243 K.,  19.06.2012)

  1. e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

Bilişim suçları kanunumuzda ayrıca düzenlenmiştir bu sebeple bu nitelikli halin uygulama alanı oldukça azdır. Yargıtay, sanığın internet bankacılığı hizmetten yararlanan yakınanın şifresini elde ederek hesap bilgilerine ulaştıktan sonra G…bankası G…şubesinde bulunan hesabındaki 5.800 TL’yi oluşturduğu sahte kimliğe havale çıkarttığı, bu eyleminde sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirmenin söz konusu olmadığı anlaşıldığından söz konusu nitelikli hali uygulamıştır.  (YAR. 6.CD, 555/2008 E., 12249/2008 K., 2.6.2008) 

  1. f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak, 

Bu tedbirin en geç fiilin işlendiği sırada alınması gerekir. Fiil işlendikten sonra kaçmak için veya yakalanmamak için bu tedbirin alınmasının bir önemi yoktur. Yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınma deyiminden ise failin gerçeğe aykırı olarak kendini kamu görevini icra ediyor gibi göstermesidir. Fail ayrıca kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçundan sorumlu tutulmaz.(TCK 262) Kendisini kamu görevlisi gibi takdim eden kişi dolandırıcılık suçunu işler.

  1. g) (…)büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
  1. h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

 

İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak

durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve on bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Suçun sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi gerekir. Bu sebeple tesislerin dışında işlenen suç bu kapsamda değildir, örneğin benzincide pompayı alarak aracına gizlice benzin depolamak bu suçu oluşturmaz.

(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

Suçun gece vakti işlenmesi

Madde 143- (1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Daha az cezayı gerektiren haller

Madde 144- (1) Hırsızlık suçunun;

  1. a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde,
  2. b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla,

İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Malın değerinin az olması

Madde 145- (1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/16 md.) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun  işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

“Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır. Somut olayda ise; suç tarihinde 1.40 TL değerindeki mal ile yakalandığı, CD izlemesinde bir gün önce de ceplerine bir şeyler koyduğunun görüldüğü, yakalanan mal değeri gözetildiğinde cebine koyduğu malın değerinin de çok az miktarda kabulünün uygun olacağı, tüm aşamalarda çaldığı malların toplam değerinin az olduğu, sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği…” (YAR. 13. Ceza Dairesi 2013/27147 E.,  2014/19038 K.,  28/05/2014)

“Olay tarihinde, katılanın işletmeciliğini yaptığı Salı Pazarı isimli marketten kaşar peyniri çalındığının anlaşılması karşısında, çalınan malların değer tespiti yapılarak, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması halinde TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği…” (YAR. 17. Ceza Dairesi, 2015/22495 E.  ,  2017/9759 K., 13.09.2017) 

Kullanma hırsızlığı

 Madde 146- (1) Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.

Kullanma hırsızlığı suçunun oluşabilmesi için geçici yararlanma amacıyla alınan malın, kısa bir süre kullanıldıktan sonra sahibine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise geri verilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması ve iade amacının malın alınırken mevcut olması gerekmektedir.

Olay tarihinde mağdura ait çalınan bisikletin, aynı gün kolay bulunacak şekilde sokak üzerinde terkedilmiş ve park halde hasarsız olarak bulunması, sanığın aşamalardaki savunması, müştekinin şikayetçi olmaması ve tanığın bisikleti alırken geri getireceğini söyleyerek ayrıldığı yönündeki beyanları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında sanığın üzerine atılı eylemin, TCK’nın 146 maddesinde düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan “kullanma hırsızlığı” suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususu tartışma ve değerlendirme konusu yapılması gerekirken, eksik soruşturma ve yanlış uygulama ile sanığın TCK 141/1 madde ve fıkrasına göre yazılı biçimde cezalandırılmasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir. (YAR. 13. Ceza Dairesi 2014/17031 E.  ,  2015/3579 K., 04/03/2015)

Zorunluluk hâli

Madde 147- (1) Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten

de vazgeçilebilir.

TCK 147, TCK 25/2’ deki zorunluluk halinden farklı olarak ağır ve acil bir ihtiyaç koşulu aramıştır. Örneğin karısı doğum yapmak üzere olan bir adamın komşusunun arabasını çalması gibi.

“5237 sayılı TCK.nun 147. maddesinde, hırsızlık suçunun ağır ve acil ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebileceği düzenlenmiş olup, inceleme konusu davada, dam direğinden hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının belirlenmesi nedeniyle hırsızlık suçundan yargılanan sanığın, maddi durumunun iyi olmaması ve eşinin yeni doğum yapması nedeniyle borçtan dolayı kesik olan elektriği evin çatısından doğrudan bağlantı yaparak kullanmak zorunda kaldığı yönündeki savunmasına itibar edilerek, eylem, TCK.nın 147. maddesi kapsamında değerlendirilmiş ise de, kaçak tespit tutanağı ile üç eve bağlantı yapıldığının belirlenmesi, tutanak düzenleyici tanıkların da, dam direğinden hat çekilerek üç eve elektrik götürüldüğünü tespit ettiklerini belirtmeleri ve bilirkişi raporundan, sanık ile babasına ait üç eve kaçak bağlantı yapıldığının nüfus aile kaydından da, sanığın eşinin tespit tarihinden yaklaşık 1,5 ay önce 10.05.2004 tarihinde doğum yaptığının anlaşılması karşısında, zorunluluk halinden söz edilemeyeceğinden…” (YAR. 2. Ceza Dairesi 2009/29489 E., 2010/33729 K., 15.12.2010)

YAZAR: Arabulucu Avukat

Taha Fedai

Tüm Hukuki Sorunlarınızda
Bize Ulaşabilirsiniz.

İlgili Yazılar: